Kayıtlar

Kaybetmek

Merhaba nasılsınız ? Tahmin ettiğiniz üzere ben yine kötü bir ruh halindeyim. Üzerimde büyük bir başarısızlık var. Kendi kendime 'Beceriksiz, başarısız bir insanın tekisin.' diyerek psikolojimi daha da bozuyorum. Kötüsü de galiba dediklerimde haklıyım. Değişik bir büyüm var insanların nefretini kazanıyorum. Cidden beni hiç tanımayan bir insanın nefretini kazandım. Nasıl yaptım bilmiyorum da. Beni tanımaya bile gerek duymadı genel olarak insanlar ama tanısalardı eminim ki benim gerçekten iyi bir insan olduğumu anlarlardı. İyi bir insan olduğumu anlamasalar bile belki nefret etmezlerdi. Nasıl desem bilmiyorum ama insanların ön yargılarının Allah belasını versin. İnsanlara kendisi olma fırsatı bile vermiyorlar. 10. sınıf bittiği için çok mutluyum sınıflar dağılacak ve artık sahte samimiyetler. çıkar ilişkileri ve ön yargılı insanlar görmek istemiyorum. Doğrusu seneye 11. sınıfta da aynı tip insanlar göreceğime eminim çünkü herkes birbirinin aynısı. Bıktım. Evde oturup kimseyle ...

Kırık

Merhaba nasılsınız ?  Ben bu aralar pişmanım biraz. Üzerimde her şeyden biraz biraz pişmanlık var. Pişman olmak ne zor bir şeymiş. Olan olmuş ama sen o olay sonrası acı çekiyorsun. 'Keşke' ne yaralayıcı kelimeymiş. Ve ben ne çok hata yapan bir insanmışım. Şuan kendimi nasıl hissettiğimi anlatmak isterdim ama her his kelimeye dökülmüyor. Ben fark ettim de Dünya 'da her şey benim gördüğüm gibi değilmiş. Meğersem benim olduğuna inandığım şeyler yalanmış. İnsanlar bizden bir şeyler bekliyor. Ama bizden beklenen şeyleri bilmiyoruz. Peki ya o beklentiyi nasıl karşılarız. Ben daha kendi olmak istediğim kişi olamamışken nasıl bir başkasının olmamı istediği kişi olabilirim. İnsanlar hep haklı. Ben şu Dünya'da hiç haksızım diyen insan görmedim. Evet herkes haklı ama herkes kendine göre haklı. Kimsenin kimseye hoşgörüsü yok. İnsanların kalbi var. Ve bazı kelimeler o kalbi kırabilir. Neden hiç kimse bunun farkın da değil ? Ben hayatım boyunca bazı şeylerin dozunu ayarlayamad...

Hava

Merhabalar nasılsınız ? Ben idare ediyorum işte. Bugün hava oldukça güzeldi. Ne sıcak ne soğuk. Bu tür havaları severim ama gelin görün ki değerlendirebildim mi ? Maalesef ki hayır. Oturup evde ödev yaptım ve boş boş yattım. Havalar ısınmaya başlıyor. Her ne kadar bugün ki havayı beğenmiş olsam da yazları pek sevmem ve yaz yavaş yavaş geliyor. Sıcak havalar oldukça bunaltıcı oluyor ve eğer İstanbul'daysanız vay halinize. Neyse ki ben Ramazan Bayramı geldiğinde hemen köye kaçıyorum. Ve tüm yaz orada kalıyorum. Doğrusu başta annem olmak üzere arkadaşlarım falan bu duruma şaşırıyor. 'Koskoca yaz hiç arkadaşın yokken nasıl duruyorsun ? ' veya 'İnternet olmadan sıkılmıyor musun ?' gibi sorular soruyorlar. Ve ilginç ki cidden internet olmadan daha rahat oluyorum. Tabi telefonumda her zaman internet oluyor internetten yana sıkıntım yok ama köye gidince kendimi dinlenme moduna alıyorum ve internetle olan bağlantımı kesiyorum. Yalan olmasın tabi giriyorum ama günlerce inter...

Kime Bayram ?

Merhaba bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Evet Çocuk Bayramı. Ama hangi çocuğa bayram orası tartışılır.  Sokaklarda, caddelerde peçete satan çocuğa mı bayram ? Açlıkla mücadele etmek zorunda olan çocuğa mı bayram ? Her gece tepesinde savaş uçakları dolanırken uyumak zorunda olan çocuğa mı bayram ? Babası yaşında adamla evlendirilen kız çocuğuna mı bayram ? Soruyorum size kime bayram ? Bu saydığım ve daha sayamadığım bir çok nedenden ötürü çocukluğunu doğru düzgün yaşayamayan çocukların hiçbirine değil bu bayram. Çocuk dediğin sokaklarda oyun oynar, peçete satmaz. Çocuk  dediğin annesine yemek yememek için ısrar eder, bir lokma yemek yemek için aç perişan beklemez. Çocuk dediğin mavi gökyüzünde giden seyahat uçağına bakar, gri gökyüzündeki savaş uçağına değil. Çocuk dediğin babası yaşındaki adama amca dayı der, eşim demez. .Çocuk dediğin hiçbir şeyi umursamadan çocukluğunu yaşar. Omuzlarındaki koskocaman yükle yaşamaya çalışmaz. Çocuk dediğin yaşar. Ölm...

|schmerzlich schön.|

'Schmerzlich schön' Almanca'da acı verecek kadar güzel anlamına gelen bir cümle kalıbı. Sanırım Almanca'da gördüğüm belirli güzel cümlelerden.  Gelelim 'acı verecek kadar güzel.' cümlesine. Hayatımızda olan bazı şeyleri bize acı vermesine rağmen severiz. Bu bizim mazoşist insan olduğumuzdan mıdır ? Tabi ki hayır. Bu bizim o şeye olan bağlantımızdan, alışkanlığımızdandır. Hatta o şeye olan inancımızdan bile olabilir. Sahip olduğumuz veya sahip olmak istediğimiz şey bize zarar verir ama biz sahip olma isteğimizden vazgeçmeyiz. Çünkü bir şeye karşı duyulan isteğin söndürülemez olduğunu düşünüyoruz. Yani nefsimize sahip olamayacağımızı düşünüyoruz. Ama yanılıyoruz. İstediğimiz her şeye engel olabiliriz. Ah biz insanlar bile bile ateşe yürümeyi ne çok severiz.  Tek bir konu için düşünmeyin bunu her konu için bu böyle. Yanacağımızı bilsek de bazı şeylerden vazgeçmiyoruz.  İşte bazı şeyler bize acı verecek kadar güzeller. Belki de bize acı veriyor olduklar...

İyileşmek'

Kapıyı hızla kapattıktan sonra ceketini salonda ki kanepenin üzerine fırlattı. Banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Derin bir nefes aldıktan sonra cama yaklaştı. Gökyüzüne baktı, insanlara baktı. Akşam üzeriydi insanların en telaşlı caddenin en yoğun olduğu saatlerdi. Gökyüzüne çevirdi tekrar gözünü güneş batıyordu. Etrafta hoş bir kızıllık vardı. Aslına bakılırsa manzara oldukça güzeldi. Ama caddedeki insanların hiçbiri bunu fark etmemişe benziyordu. O an kendini özel hissetti. Daha sonra utandı. Kimden utandığını bilmiyordu ama her gün bu şekilde batan güneşi yalnızca bugün böylesine fark etmesi onu utandırdı. Neyi zamanında fark ediyordu ki zaten. Hayatını gözden geçirdi. Şu sıralar ki en büyük korkusu başına gelmişti. Artık işsiz bir insandı. Her şeyin üst üste gelişini düzeltemeyeceğini düşünde. 'Daha başıma ne kadar kötü şey gelebilir ki.' dedi kendi kendine. Gelebilirdi. O da bunu biliyordu. Sorun da buydu zaten bu hayata daha fazla katlanamazdı. Başına gelecek en ufak te...

Engel Yaratan İnsan

'Engel Yaratan İnsan' Bu cümleden birçok konuda anlam çıkartılabilir aslında. Ama ben bugün sadece o anlamlarda birine hatta belki de en önemlisine değineceğim.  Bugün bir sosyal paylaşım sitesinde bir yazı gördüm. Yazının konusu şu şekildeydi; Yazıyı yazan kız ailesiyle birlikte bir lokantaya gidiyor. Ve bu kızın down sendromlu Efe adında bir kardeşi var. Her neyse daha sonra ailesi kendi hallerinde yemeklerini yerken Efe'nin birkaç defa ani ses yükseltmelerinden dolayı etraftaki insanlar şikayette bulunuyor ve bu yüzden Efe'nin ailesi nazik bir şekilde kovuluyor. Şu Dünya'da fark ettim de kimsenin kimseye saygısı kalmamış. İnsanların bencilliği her yerde ortaya çıkıyor. Zihinsel engelli insanlara insanların %97'si kötü gözle bakıyor. Bu verdiğim değer benim düşündüğüm değer ama bana kalırsa kesinlikle burada mübalağa yapmıyorum.  Daha önce parkta oynayan zihinsel engelli bir çocuk görmüştüm ve yanındaki diğer çocuklarla sakince oyun oynuyordu. Bilin...